Yazı içeriğinde neler var?
Fransızca “Entomologie a la medecine legale”, İngilizce “Forensic entomology” olarak geçen terim Türkçe’de “adli tıp entomolojisi” olarak kullanılmaktadır. Bazı şüpheli kriminal olayların bilinmeyen yönlerini aydınlatmada, araştırma için gerekli bilgileri elde etmede, ceset etrafından toplanan böcek ve diğer arthropodların tanımlanması ve incelenmesinden sonra sonuç çıkarılması adli tıp entomolojisinin ilgi alanıdır. Bu terim, daha geniş anlamıyla sivil mahkemeler için entomolojik bilgilerin kullanılmasıdır.
Adli tıp entomolojisi böceklerin adliyeyle ilişkisi ve bunların incelenmesi açısından bu ismi almıştır. Bu terim, adli patoloji, taksonomi, tıbbi entomoloji bilim dallarının birbiriyle bağlanmış hali olduğundan çok geniş bir biyolojik kavramdır. Adli araştırmalarda entomolojinin potansiyel yardımları yaklaşık 700 yıldır biliniyordu ama adli tıp ile birleşerek bir bilim olarak tanımlanması 1990’lı yıllarda oldu.
Bakınız: Cesetten Sonra ve Otopsi Sırasında Örneklerin Toplanması
Bilimsel kriminoloji ile çalışanlar kan tahlili, balistik gibi elemanlarla çalışıp, ölüm yerinin böceklerle olan ilişkisini göz önüne almamaktaydı. Yıllar geçtikçe birkaç bilim adamı büyüleyici ve ilginç olup aynı zamanda da biyolojinin bir kolu olan “adli tıp entomolojisi”’ni araştırdılar. Adli tıp entomolojisi genel olarak cinayetlerde, intiharlarda ve tecavüzlerde ceset üzerinde arthropodların bulunup, bulunmaması ile ilgilidir. Ayrıca fiziksel darbelerde ve trafik kazalarında da yararlanılır. En yaygın uygulaması da ölüm olaylarındadır. Ölümden itibaren geçen zaman, kurbanın ölüm nedeni, şekli ve ölüm yeri ile ilgili şüphelerin hepsi arthropodların oluşumları ve aktiviteleriyle ilgili olabilir.
Dünyada güncel olarak adli tıp entomoloğu olarak çalışan 62 bilim adamı bulunmaktadır.
Adli tıp entomolojisi hakkında yapılan ilk çalışmalar, ölüm olaylarında entomolojinin kullanımının faydalı olduğunu bildirmektedir. Bu konuda yapılan ilk araştırmalar Sung Tzu tarafından “Kanıtların Yok Edilmesi” adlı bir kitapta yayımlanmıştır. Bu kitapta kadavranın üzerinde bulunan sinekler yardımıyla cinayetin asıl katilinin bulunduğu ve daha sonra bunun katil tarafından da itiraf edildiği belirtilmektedir. Avrupa’da ise adli tıp entomolojisi yaklaşık yüzyıl önce Bergeret, Brouardel ve Yovanovitek tarafından başlatılmıştır. Bu çalışmalar Megnin tarafından ayrışmaya başlayan kadavrada bulunabilecek arthropodların tahmin edilmesi yönünde artırılmıştır. Avrupa’da adli tıp entomolojisinin kullanıldığı ilk olayda, yeni doğan bir bebeğin ölümünden sorumlu tutulan Fransız bir çift beraat etmiştir.
Megnin gibi daha bir çok araştırmacı da ölüm nedenlerinin belirlenmesinde entomoloji uygulamalarının gelişmesi için çaba harcamışlar ve cesetle birlikte bulunan materyalinde (elbise, kağıt, deri v.b.) bozulma derecesinde etkili olabileceğini söylemişlerdir .
Tam olarak tanımlanmış arthropodlar, adli tıp entomolojisinde esas rolü oynamaktadır. Bu durum, diğer faktörlerden daha sağlıklı bir temel sağlar. Örneklerin toplanması suç yeri teknikerleri, tıbbi deneyciler ya da adli tıp patologları tarafından yapılsa da örneklerin tanımlanması en doğru olarak entomologlar tarafından yapılır. Ölüm yerinden en uygun arthropod örneklerini de entomologlar toplarlar. Entomologların ölüm yerinin entomolojik araştırmalarını gerçekleştirirken dikkat edecekleri hususlar bulunmaktadır. Bunlardan ilki; yer gözlemlerinde güneşin durumu, vücudun yeri ve genel habitat notlarının alınmasıdır. Vücut üzerindeki böcek istilalarının yeri de belirlenmelidir. İkincisi ise; yerin meteorolojik bilgilerinin toplanmasıdır. Bunların içinde; oradaki hava sıcaklıkları, sinek larvalarının toplandığı yerdeki sıcaklık, çevrenin yüzeysel sıcaklığı, vücut ile çevre arasındaki yerin sıcaklığı, vücudun altındaki sıcaklık durumu, meteorolojik bilgilerdeki maksimum ve minimum sıcaklıklar ve 1-2 haftalık yağmur raporu bulunur.
Ölüm nedenlerinin belirlenmesinde böceklerin kullanılmasının bir çok nedeni vardır. Bunlardan birincisi, çürümeye başlayan bir cesede ilk giden canlıların, böcekler olmasıdır. Genelde sinekler, eğer cesede giden bir yol varsa ilk birkaç saat içinde burada yoğunlaşmaktadırlar. Bu olay da biyolojik saati başlatıp ölüm zamanının tespiti için temel oluşturmaktadır. İkincisi, çürüme devam ettikçe belirli bir sırayla arthropod faunasının cesedin üzerinde ve etrafında oluşmaya başlamasıdır. Böcek ve diğer arthropodlar için geçici bir kaynak olan ceset, mikroplardan omurgalılara kadar değişen organizma grupları tarafından işgal edilmektedir. Arthropodlar bu faunanın ana elemanlarıdır ve böcekler denizle ilgili vakalar haricinde en sabit, en yaygın ve en dikkat çeken grubu oluşturmaktadır. Ölüm keşiflerinde böceklerin kullanılmasının üçüncü nedeni ise, arthropodların kanıt olarak cesedin etrafında oluşan ilk canlı grubu olmasıdır. Örneğin, cesetten akan sıvılar nedeniyle cesedin etrafında biriken böcekler incelenmektedir. Çünkü bunlar ölüm mekanı ve otopsi sırasında kanıt oluşturabilmektedir.
Çürüme konusunda yapılmış olan çalışmalar sonucunda parçalanmanın değişik evreleri bulunmuştur. Domuz cesetlerindeki arthropodlarla yapılan bir çalışmada ölümü izleyen 3 evrenin olduğu bildirilmiştir. Birinci evre, cesedin parçalanmasının tamamlanmasına kadar süren çürümenin devam etmesi; ikinci evre, yağ oluşumu ile birlikte başlayan ve sabunlaşmayla sonuçlanan çürüme; üçüncüsü ise, mumyalaşmadır. En uygun koşullarda ölümünden itibaren bir ceset, ikinci haftanın sonunda iskelet haline dönüşür. Ancak arthropodlarla bulaşma parçalanma hızını arttırır. Adli tıp entomolojisiyle ilgili olan bazı deneysel çalışmalar da bu nedenle cesetlerden ziyade iskelet üzerinde yapılır.
Arthropodların biyolojisi vücudun arthropod saldırısına uğradığı zamanı, coğrafik dağılım bilgileri ise vücudun bulunduğu yer ile ilgili doğru tahmin yapmayı sağlar. Bunlar da ölüm yerinin ve ölüm zamanının belirlenmesinde yararlıdır. Özellikle Amerika’da bu konuda çalışmalar yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Örneğin; İngiltere’de bir endüstri merkezinin yakınlarındaki bir parkta giyinmiş halde genç bir kadın cesedi bulunduğu zaman ölüm nedeninin sağ şakaktan girmiş 9 mm’ lik bir mermi olduğu tahmin edilmiştir. Kurbanın kafasının yere düştüğü yerde birikip pıhtılaşan kan bu tahmine neden olmuştur. Ceset çevrede çalışanlar tarafından sabah saat 6 civarında bulunmuştur. Yapılan ilk incelemeler sonucu cesedin üzerinde veya çevresinde hiçbir böcek bulunmadığı dikkati çekmiştir. Daha sonra araştırma ilerlerken cesedin vücudu güneşin doğuşuyla ısınmış ve mermi yarasının üzerinde çok sayıda Phaenicia sericata (Meigen) (Diptera: Calliphoridae)’ ya ait bireyler görülmeye başlanmış ve ceset olay yerinden uzaklaştırıldığında yara yerinde ve etrafında çeşitli yumurta izleri dikkati çekmiştir. Entomologlar bu sineklerin aktif olmaları için gerekli hava koşullarını bildiklerinden şöyle bir sonuca varmışlardır: ergin sinekler geceleri aktif olmadıkları için cesedin yarasındaki kana yapışmışlar böylece de cinayet aydınlatılamamıştır. Sonuçta bu kişinin gecenin geç saatlerinde öldürüldüğü belirtilmiştir. Oysa genç kadının, en son canlı olarak bir önceki günün gece yarısı görüldüğü ve o zaman öldürüldüğü ortaya çıkmıştır.
Macaristan’da yaşanan bir başka olayda ise; eylül ayında bir feribotta bıçaklanmış bir ceset bulunmuş ve feribotun kaptanı tutuklanmıştı. Feribot o gün saat 18’ de limana gelmiş ve ceset birkaç saat sonra bulunmuştur. Otopsi ertesi gün saat 16’ da yapılmıştı. Sarımsı renkli sinek yumurtaları ve henüz yeni çıkmış 1-2 mm boyundaki larvalar bulunmuştu. Bunlar da otopsi raporuna yazılmıştı. Fakat bu araştırma tecrübeli ve dikkatli insanlarca yapılmamıştı. Ve tahminlere dayanılarak kaptan suçlu bulunup tutuklanmıştı. 8 yıl sonra bu olay yeniden gündeme gelmiş ve yeni tahminlere göre Dr. Mihalyi Macaristan’da Eylül ayından sonra saprofag sineklerin aktif olmadığını belirtmiştir. Ayrıca Lucilia caesor (Diptera: Calliphoridae) sineklerinin sarımsı yumurtalarının 13 saat sonra, L. sericata Meigen yumurtalarının 10-11 saat sonra ve Phormia terranovae Desv. (Diptera: Calliphoridae) yumurtalarının da ovipozisyondan hemen sonra açıldığını bildirmiştir. Eğer yumurtalar otopsinin yapıldığı gün bırakılmış olsaydı onların o gün açılmasının olası bile olamayacağı belirtilmiştir. Böylece Dr. Mihalyi’ nin verilerinin doğruluğu saptanmış, kurbanın başka bir yerde öldürülerek feribotla Macaristan’a getirildiği yani feribot içinde öldürülmediği ortaya çıkarak kaptanın suçsuz olduğu anlaşılmıştır. Sonuçta, kaptan 8 yıl sonra serbest bırakılmıştır.
Böceklerin coğrafik dağılımı da önem taşımaktadır. Ortamın kapalı veya açık olması; havanın kapalı veya açık olması arthropodların farklı yerlerde bulunup, bu bölgelere yumurta bırakmalarını etkilemektedir. Soğuk ve sıcak ortamlarda farklı türler gelişebilmekte ve genellikle soğuk yerlerde tipik kolonizasyonlar oluşturamamaktadırlar. Tüm bunları göz önüne alarak iyi bir entomolog; cinayet yeri, cinayetin açık ya da kapalı bir alanda işlenip işlenmediği ve cesedin başka bir yere nakledilip edilmediği hakkında fikir sahibi olabilir. Ceset üzerinde hiç böcek olmaması, kişinin çok soğuk bir yerde öldüğünü veya aşırı bir şekilde yandığını ya da kapalı bir konteynırda kaldığını düşündürebilir. Örneğin bir olayda; kurbanın bir sabah işe gitmediği yöneticisi tarafından rapor edilmiştir. 18 saat sonra iki bisikletli kırsal bir alanın yakınlarında yanmış bir araba bulmuş ve içinde kömür haline gelmiş bir cesede rastlamışlar, polisi aramışlar ve bölgeye adli kişiler gelerek cesedi otopsi için laboratuvara götürmüşlerdir. Araştırıcı grup vücutta bıçak izine rastlamışlar ve kurbanın birkaç bıçak darbesiyle öldürülmüş olduğunu saptamışlardır. Katillerin cesetten kurtulmak için yaklaşık iki hafta kadar sonra gelerek, otomobili cesetle birlikte ateşe vermiş olabileceği böylece kişiyi, otomobil kazasında ölmüş gibi göstermiş olacakları tahmin edilmişti. Vücudun her tarafında canlı sinek larvaları, beynin içinde ise yanmış larvalar bulunmuştu. Bu çok önemli bir bulguydu. Çünkü bu kişinin uzunca bir zaman önce öldürüldüğünü göstermişti. Yapılan çalışmada beynin içindeki larvaların gelişmelerinin incelenmesiyle kurbanın ölmesinden 14-16 gün sonra larvaların öldüğü kanısına varılmıştır. Oysa vücudun dışındaki canlı larvaların henüz iki günlük olduğu saptanmıştır. Bu da otomobil yandıktan sonra sineklerin tekrar gelip soğumuş ceset üzerine bir çok yumurta bıraktığını göstermiştir.
Değişik derinliklere gömülü cesetler kullanılarak yapılan bir çalışmada böcek aktivitesi sadece 30 cm derinliğe kadar gömülü olanlarda görülmüş; daha derine gömülenlerde aktivite görülmemiştir. Aşırı yağmurlu günlerde mezar üstündeki toprak nemli olduğunda, dişi sineklerin toprak yüzeyine yumurtladıkları ve yumurtadan çıkan larvaların cesede doğru göç ettiği bildirilmiştir.
Amerika ve İtalya’ da adli olayların aydınlatılmasında, meteorolojik bilgilerin ölüm sonrası süreye olan etkisi kullanılmıştır. Burada, deneysel verilerle hesaplanan sineklerin geliştiği etkili sıcaklıklar toplamından, cesetten elde edilen larvaların gelişmesi için gerekli etkili sıcaklıklar toplamı çıkarılarak, cesetteki larvanın gözle görülür hale gelene kadar gerekli olan etkili sıcaklıklar toplamı elde edilmiştir. Bu elde edilen sonuç ile iskelet üzerinden gözlemlenen iklimsel değişikliklerle birleştirilerek sonuçta saat başı kontrol edilip bilgisayara yüklenen meteorolojik verilerle etkin sıcaklıklar toplamının ölüm sonrası süreye olan etkisi bulunmuştur.
Cesetler üzerindeki böcek faunası ilk kez Amerika’da yayınlanmıştır. Ölü vücutlarda daha çok Coleoptera takımından Dermestes spp. (Dermestidae); Nicrophorus orbicollis Say., Necrodes littoralis (L.), Necrophila americana (L.), Silpha spp. (Silphidae) türleri; Diptera takımından da Hermetia illucens L. (Stratiomyidae); Anevrina spp., Conicera tibialis Schmitz, Dohrniphora spp., Meopina spp., Triphleba spp., Megaselia spp. (Phoridae); Eristalis spp. (Syrphidae); Piophila casei L. (Piophilidae); Sarcophaga haemorrhoidalis (Fallen) (Sarchophagidae); Calliphora vicina Robineau-Desvoidy, C.stygia (Fabricius), C.varifrons Malloch, C.dubia Fall., C.albifrontalis, Chrysomya rufifacies (Macquart), C.megacephala (F.), C.saffronea, C.varipes, Cochliomya macellaria (F.), Phaenicia sericata (Meigen) (Calliphoridae); Fannia canicularis Linne (Fanniidae); Musca domestica Linne, Muscina stabulans, Lucilia caesor, L.sericata Meigen, L.cuprina, Phormia terranovae Desv. (Muscidae); Hydrotaea aenescens (Wiedemann) (Anthomyiidae) türleri bulunmaktadır. Ayrıca Coleoptera takımından Staphilinidae, Scarabaeidae, Trogidae, Histeridae; Diptera takımından da Dryomyzidae, Coelopidae, Heleomyzidae, Sepsidae, Sphaeroceridae, Ephydridae, Milichidae, Drosophilidae familyalarından da bazı türlerin bulunabildiği kaynaklarda belirtilmektedir. Bu böcek türleri dışında bazı nematod, kedi, kemirgen, kuş gibi hayvanlar da cesetlere saldırmaktadırlar.
SONUÇ
Geçmişte arthropodlar tarafından zarar görmüş cesetler üzerinde tıbbi patologlar ve diğer bilim adamları tarafından gözlemler yapılmaktaydı. Fakat bunlar entomoloji biliminden yararlanmıyorlardı. Daha sonraları, doktorlar entomolojik bilgileri kullanarak “ölüm ne zaman olmuş?” sorusunu araştırmış ve bu konuda oldukça başarılı sonuçlar almışlardır. Bugün bile, cesetlerin üzerinde veya içinde bulunan arthropodların direkt gözlemlerinin çoğu, tıp patologları tarafından bilinmektedir. Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde, adli tıp bilimde entomolojinin rolü gün geçtikçe artmış ve bunun sonucunda da başarılı sonuçlar alınmıştır. Türkiye’de de başarılı sonuçlar alınabilmesi için adli entomolojistlerin yetiştirilmesi faydalı olacaktır.
EGE ÜNİVERSİTESİ
TARIMSAL UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Teknik Bülten: 38 Nisan-2001